Oğuz UÇAR (SON NOKTA)

Oğuz UÇAR (SON NOKTA)

oguzucar1@gmail.com

TÜRK MEDYASINDAKİ DEĞİŞİM

10 Aralık 2019 - 07:07

TÜRK MEDYASINDAKİ DEĞİŞİM

 

Türk Medyası’nda her şey bitti artık! Diyebilir miyiz?

Birileri, buna “Evet bitti” dese de; Hiç bir konuda ümitsizliğe düşmemiş biri olarak “hayır bitmedi” diye haykırabilirim...

 

*

Kısaca Medya olarak tanımladığımız, Radyolar, Televizyonlar, Basılı Gazeteler ve İnternet Gazetelerinde son zamanlarda bir şeylerin oluyor. Eskiden, “Halkın haber alma hürriyeti”nin temsilcileri olan gazetecilik mesleği, siyasetin ve siyasetin emrindeki sermayenin etkisi ile yerlerde sürünüyor. Büyük plazalarda, ışıltılı tabelalar altında faaliyet gösteren yerlerde artık gerçek gazeteciler çalışmıyor, çalışamıyor! Çünkü onların yazdıkları, önce iktidar sahiplerini sonra da iktidarın verdiği ihalelerden beslenen patronları rahatsız ediyor. Hal böyle olunca da, gazetecilik yapmak isteyenler sokağa atılıyor.

*

Şimdi birileri çıksa da “İyi de, oralarda haber ve yorum yapanlar gazeteci değil mi?” diye sorarsa, bunun cevabını vermek için hiç beklemem.

 

Evet, değiller, diye haykırırım... Çünkü, gazeteci halkın düşünüp de söyleyemediklerini yazabilen insandır.  Biz bu mesleği böyle öğrendik, böyle yaşadık... Gazeteci yazacağı bir haberle ilgili olarak kendi çıkarını düşünmez! Eğer bir konuyla ilgili not alıyorsa, onu çekmecesinde saklama hakkına da sahip değildir! Bu anlayış içinde mesleği icra etmeyenlere işte bu yüzden “Gazeteci” diyemiyorum... Onlar, olsa olsa “Basın Sözcüsü” olurlar! * Göz olanı, beyin olacağı görürmüş...

Eskiden evine 5-6 gazete alan dostlarımla görüşüyorum.

Onların “Aldığımız gazeteleri yan yana getirdiğimizde, birinin diğerinden farklı olmadığını görüyoruz. Fotoğraflar değişik olsa da, manşetleri aynı gazeteler bize bir şey vermiyor. Hele hele sevdiğimiz yazarları da orada göremeyince mutsuz oluyoruz. Gazetelerde köşe yazısı yazanlar ise köşeyi dönenlere göz yumuyor. Bu yüzden artık gazete almıyoruz” diyorlar. Böyle düşünenlerin sayıları oldukça çok ki;

İşte bu yüzden bir zamanların “Amiral Gemisi” olan gazetelerin tirajları bile yerlerde sürünüyor. * İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ders verdiğim yıllarda gazetelerin de bir ticari müessese olduğuna dikkat çekerek, gazetelerin ayakta kalabilmesi için İMAJ + TİRAJ = İLAN üçgenine dikkat etmesi gerektiğini söylerdim. Bu çerçevede mevcut gazetelere baktığımızda, İmajlar bozulduğunu, tirajların ise yerlerde süründüğünü görüyoruz. Peki ya İlanlar? İlanlar da artık dijital medyaya doğru yönelmiş durumda. Ama her ne hikmetse, başarısızlıklarını halktan gizlemek isteyen siyasiler İMAJI ve TİRAJI yerle bir olmuş medyanın arkasına saklanıyor.

* Şimdi dönüyorum, yazının başına...

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk Medyası bitmedi, bitmeyecek!

Çünkü, siyasi iktidarın “Bizi rahatsız ediyor” diyerek çıkışını istediği isimler kendilerine yeni bir medya alanı buldu. Kalemini kiralık vermeyen, yüreğini satmayan gazeteciler çoktan kendi okuyucuları ve izleyicileri ile buluşmuş durumda... Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın;

Gerçeklerin kalp atışı artık dijital medyada yaşıyor!